27 Aralık 2014 Cumartesi

Cep telefonları,teknolojinin mesafeleri arttırması...

Teknoloji ilerledikçe insanlar birbirinden daha çok uzaklaşıyor....
Kiev'e gelince fark ettim ki ben hergün ailemle, arkadaşlarımla telefonda konuşuyormuşum. Burada cep telefon hatları kontürlü. Kievstar ve Life adı altında 2 özel operatör var. Benim hattım Life. Life hattından Life hattına ücretsiz konuşuluyor diye duymuştum. Ama herkes Kiev'de sms  ya da telefonu iyi bir model ise Viber kullanıyor. Eşlerin en sakini yıllardan beri telefonla konuşmak yerine mesaj atmayı tercih ettiği için Viber, Whatssapp ve sms uygulamalalarını benimle, arkadaşlarıyla konuşmak hatta işlerini halletmek için bile kullanıyor. Annem,babam telefonu alo demek için kullanan insanlar olduğu için buradan ben onları arıyorum. Tabi sıkça arayamıyorum, kontörler de su gibi bitiyor. Türkiye'deki arkadaşlarım ve kızkardeşimle whattsapp ya da facebook messenger üzerinden yazışıyoruz. Yüz yüze olmayınca, ses duyulmayınca konuşulan konular yüzeysel oluyor. Bazen herşey söylenmiyor, tabi en zoru da duygular; gurbette olunca biliyorum ki herşey memlekette aynı düzeninde gidiyor ve ben oyun dışına atılmış bi çocuk gibiyim. 
Gerçi elde telefon bıt bıt mesajlaşmak Ukrayna'ya özgü bir durum değil, Türkiye'de de herkes elde telefon mesajlaşıyor, oyun oynuyor. Dışarı çıkıldığında bile en önemli şey cafe'nin ya da arkadaş evinin internet şifresini öğrenmek. Kiev'de restoranlarda, cafelerde internet şifresi menüde yazıyor. Sadece metroya inip çıkınca, telefonun interneti çalışmıyor, tabi kontörü az olunca da çalışmıyor. İtiraf etmeliyim ki sokaklarda internete gereksinim duymuyorum. Ama harita okuyabilen birisi için telefondan yol gösteren,sesli haritalar bu şehirde gezip, görmek için ideal.
Tek tuşla her bilgiye ulaşabiliyoruz, Sevgimizi gülücük atan, öpen, sarılan ikonlarla karşımızdakine gönderiyoruz. Bir şey beğenirsek 'like' ediyor, yine ikonlardaki el işaretleri ile onaylıyoruz. Peki gerçekten böyle hisediyor muyuz? Yoksa böyle yapmalı diyerek otomatiğe mi bağladık ? 
Yılbaşı yaklaşırken burada kartpostal görüyorum. Teknoloji çağında kartpostal geleneğinin de azaldığını, hüzünle düşünüyorum. Hem Rusça yazan kartpostalları kime atacağım. Ve mektup geleneği, yerini smslere bıraktı mı acaba? 
Benim de mektuplarım blog yazılarım oluyor. Hayat yolunda herkes bi yoğunlukta konuşuyorsun öylesine dinliyor, paylaşıyorsun idare eder çözümler, yorunlar sunuyor. Sonra o çok önemli cep telefonu, tablet, internet dünyasına çekiliyor. 

26 Aralık 2014 Cuma

Kiev'de Metro Kullanımı



Toplu taşıma kelimesi akla hep büyük şehirler, modernleşme gibi kavramaları getirir. 80'lerde yurtdışına çıkan tanıdıklarımız Londra ya da Paris metrolarını anlata anlata bitirmezlerdi. Bizde ise belediye otobüsü, halk otobüsü, dolmuş, şehirlerarası treninini toplu taşıma kabul ederdik. Tünel'deki metro tarihi  bir şeydi, Başka şehirlerden gelenlere gösterilebilecek bi keyif aracı gibiydi. Sonra İstanbul ve Ankara'ya raylı sistem yapıldı, hatları da her yıl büyütülmeye çalışılıyor. Adları Ankaray, Metrobüs gibi farklı olsa da ben hepsine metro diyorum.
Kiev'e gelince bir yere nasıl giderim, eve nasıl dönebilirim konusu beni epey bi tedirgin etmişti. Eşlerin en sakini yıllardır burada olmasına rağmen toplu taşıma hiç kullanmamış, vergi olmaması ve benzin ucuzluğundan araba alıp, onunla gidip gelmişti. Benim karakterimde insanlara yük olmayayım gibi bir özellik olduğu için birkaç gün ıkına sıkına onunla bi yerlere gidip geldikten sonra biraz da korkarak Metro'ya bindim. Kiev metrosu, Avrupa'nın en derin metrolarından biri. İçinde uzun dehlizler, bazı istasyonlarda freskler, koca şamdanlar, Sovyet sanatını gösteren mozaikler var. Ücreti 2 grivna;bununla jeton alıp binebiliyorsunuz. Bizim büyük şehirlerdeki gibi aylık dolumlu kart da alınabiliyor.
Birkaç biniş inişten sonra şehirdeki en rahat, konforlu ulaşım aracının metro olduğuna karar verdim. Şehrin altı bambaşka bir şehir ; dükkanlar var envai çeşit
eşya satıyorlar, yiyecek ve kahve çay da satan büfemsi yerler var. Gişelere gelmeden gazete,dergi satan köşeler var.
Evimizin olduğu yer Kiev'in merkezinden uzakta yeni konut bölgesinde, metro istasyonu da yeni yapılmış. Öte yandan merkezdeki istasyonlar baya derinde ve eski. Bazen inerken ve çıkarken içimi bi korku kaplamıyor değil. Klostrofobik değilim ama gerginlik işte. Bu kadar derinlik ve altta geniş alanlar olması metro'nun sığınak olarak da kullanılabilmesine imkan sağlıyor.
Yılbaşı dolayısı ile birkaç gündür metro seyahetlerim balık istifi sıkış tıkış gitti. İnternette ve burada yaşayan insanların uyarılarına göre metroda hırsızlık çok oluyor. Çantadan fark ettirmeden cüzdan çalmak gibi. Benim fikrime göre gösterişli giyinmediğiniz, cüzdanınız çantanın daha iç gözlerinde ise böyle tatsız bir durum yaşanmaz. En azından 2 aydır ben yaşamadım :) Ülkenin ekonomik durumu kötü, metro biniş-iniş fiyatı da yılbaşından sonra artar ise ne olur hiç bilmiyorum. Metro haricinde elektrikli tramvaylar, Marşutka denilen sarı otobüs gibi dolmuşlar da şehirdeki toplu taşımanın diğer kolları. Ben  bir kez Marşutka'ya bindim, 80'li yıllardaki dolmuşlarımızı hatırlatan, kalabalık araçlar. Dili de konuşamadığım için şimdilik binemeyeceğim.Ukraynalılar yürümeyi seviyorlar,uzun mesafeleri yürüyebiliyorlar.  Eksi derecelerde soğuk olan bu ülkede bana gerçekten zor olan bişey yürümek...Sovyetlerden beri toplu taşıma kullandıkları için artık Toplu taşımaya binmeye sıcak bakmıyorlar, imkanları varsa araba tercih ediyorlar. Biz yabancılara ilginç, ve rahat gelen metroyu çok sevmiyorlar. Herkesin bi hayali var, ne yapalım:)
Pazar günü yılbaşı tatili nedeniyle Türkiye'ye dönüyoruz,tekrar Kiev'e geldiğimde neler değişecek acaba...

25 Aralık 2014 Perşembe

Kiev, yılbaşı, ekonomik kriz..

Bugün Hıristiyanlar için 'Christmas' yani Noel... 
Kiev sokaklarında canlı çam ağaçları boy boy satılıyor, insanlar hala alışveriş telaşındalar. İşten yorgun argın çıkanlar metro altındaki dükkanlara, çıkıştaki dükkanlara bakıyorlar. Bizdeki bir milyoncu tarzı dükkanlarda her tür Çin malı ucuz eşya var; plastik oyuncaklar, kırtasiye ürünleri,ufak tefek tamir, hırdavat ürünler, mutfak eşyaları, çoraplar, atkılar, yılbaşı süsleri...Çiçeklerin, doğa resimlerinin, ve ikonaların olduğu takvimler de revaçta. Sanırım bu kültürde yarım elma gönül alma tarzı düşünüp de alınmış hediyeler durumu var. Tam da benim sevdiğim tarzda.Çok paran olmayabilir ama ufak bi hediye karşındakini mutlu eder, ya da el becerin varsa yapabileceğin bişey..Öte yandan durumu iyi olan kesim alışveriş merkezilerinden süslü hediye kutularında moda, marka hediyeler seçiyorlar. Kutuların, kurdelelerin kendileri ayrı birer hediye, pastel renklerdeki  giysiler, yumuşak,kaşmir atkılar, dokunmaya kıyamayacağım mücevherler, son model oyuncaklar, şık kapaklı kitaplar hediye olarak seçiliyor.
Yılbaşı yaklaşırken hediyeler, süsler gibi güzellikleri yazmak iç açıcı ama ben hiç bunların havasına giremiyorum, çünkü Kiev'de sessiz, görünmeyen bir hüzün var. Sokaklarda, arabaların arasında insanlar ellerinde yardım kutuları hasta çocuklar için yardım toplamaya çalışıyorlar. Metronun içinde hamile kadınlar ellerini açmış dileniyorlar. Dilencilik konusunda hayatım boyunca gerçek mi yalan mı hiç bir zaman emin olamıyorum ama yürek burkan görüntüler bunlar...Ukrayna kanalı Donesk ve Harkov'u gösteriyor; yaşlılar evlerinde gıdasız, ilaçsız ölüme terk edilmiş, elektrik veril(e)miyor, Babalar cebimde param yok diye gösteriyor, sefil evlerde yaşam savaşı var. Yıkılan,yanan binaların yenisi, onarımı yok.
Öte yandan Oligarklar yardım kuruluşu kuruyor, sadaka gibi yapıcı olmayan yardım yapıyorlar. Politikacılar şık giysileri, lüks arabaları ile uzlaşma, çözüm bulma konferanslarında konuşup sonra lüks konutlarına,otellerine çekiliyorlar. Ukrayna sürekli dışarıdan nakdi yardım alan bir ülke. Ne yazık ki bu yardımlar ülkedeki politikacı, işadamı kaymak tabakanın cebine gidiyor, yardımlar nereye gidiyor, nasıl kullanılıyor, düzgün bir denetleme mekanizması yok, rüşvet almış yürümüş, neredeyse meclisten koltuk satın alacaksın ki yabancıların parlementoya girmesi yasallaştı, parayı veren,azıcık da eğitim,cv hanesi dolu birileri girebilir.
Kiev'de yaşayan bir yabancı olarak görünmez biri gibi günlük hayatın içerisinde herşeyi gözlemleyebiliyorum. İnsanların yüz ifadeleri çok şey anlatıyor; umutsuzlar, bezginler ya da genç kesim gibi umursamaz ve herşeylerini kendileri için prestij sağlayan şeylere ( iphone 6 telefon, spor salonu yıllık üyelik, pahalı bir parfüm) feda edebilecek haldeler. Çoğu insan yurtdışına gitmenin hayalini kuruyor. Bir yolunu bulup kaçmak bir çözüm mü? Bilmiyorum. Aklıma Kavafis'in şiiri geliyor; nereye gidersen git peşinden gelir bu şehir... Benim şehrimi, ülkemi yüreğimde buraya kadar taşımam gibi. Belki de insanlar buradan gidince farklı bi hayatları olacaklarını düşünüyorlar.
Herşeye rağmen içkisini, yiyeceğini alanlar evlerine yöneliyor,kimi hazırlanıyor, dışarıda arkadaşlarıyla buluşmaya..Yılbaşı Kiev'de bazıları için yalnız,soğuk, az yiyecekli geçecek. Bazıları için ise lüks içinde,aynı seviyedeki arkadaş gruplarıyla coşkulu geçecek...

24 Aralık 2014 Çarşamba

Çikolata Cenneti Ukrayna

Kakao bildiğim kadarı ile Güney Amerika'da üretilen bir ürün. Tüm dünya kakao ile birlikte çikolatayı, kahve çeşitlerini seviyor. Ukrayna'da Kakao üretiliyor bilmiyorum ama tam bir çikolata cenneti diyebilirim. Ülkenin cumhurbaşkanı Petro Poroshenko, Roshen adındaki çikolata ve şeker fabrikasının sahibi zaten .Roshen'in Kiev'deki fabrikası evimize çok yakın, gece led'li aydınlatmalar ile aklıma Çarli'nin Çikolata Fabrikası'nı hatırlatıyor.Kiev'in turistlik semtlerinde Şekerci dükkanı tabir edebileceğim sadece Roshen ürünleri satan kendi mağazaları var. Almasak da girip gezmesi, o kokuyu teneffüs etmek bile insanı mutlu ediyor. Roshen çok bilinen bir marka, bunun dışında ben 2 Ukrayna çikolata -şeker markası daha keşfettim. Biri AVK (ABK,Rusçası) öteki ise Millenyum. Bir de Batı Ukrayna'nın Lviv şehri el yapımı çikolataları ile meşhur. Kiev'de de 2 tane Lviv el yapımı çikolata kafe'si var. Bu kafelerde çikolataları tane tane seçiyor,tabağa ya da eve götüreceksen kağıt pakete koydurup kasada ödüyorsun, fiyatlar tane hesaplı. Kremalı çeşitlerden, bitter sevenlere kadar bolca var.
Ukrayna çikolataları bizim çikolata, damak tadımıza göre daha kakaolu. Tabi sütlü,fındıklı, beyaz çeşitleri de mevcut. Bitter çikolata sevenler için de naneli, portakalı gibi farklı çeşitlerden bir yelpaze var.
Yılbaşı için tüm bu çikolata markaları çok güzel çikolata setleri yapmışlar. Çocuklar için Noel babalı, Koyunlu (Çin yılı 2015 Koyun), kar temalı içi çikolata-şeker karışık dolu karton kutular, karton arabalar,evler. Büyükler için de simli, pırıltılı kutularda likörlü çikolatalar.Her keseye uygun hediyelik çikolata her mevsimde Ukrayna'da en azından benim için Kiev'de bulunuyor.
Yalnız çikolata almak için marka Roshen ise kendi mağazasından almak, diğerleri için ise büyük marketleri takip etmek ekonomik açıdan iyi oluyor. Metro altında ve sokaklarda produktı (konteynar'dan dükkan, bakkal, kuruyemişçi vs) denilen dükkanlarda da aynı çikolatalar üzerine fiyat koyulup satılıyor. Ben biraz ekonomi yapan biriyim. Gurbette de çalışmayınca ister istemez hesaplıyorum. Dediğim gibi Ukrayna çikolata cenneti, Tabi akla önce votka, matruşka ve güzel kızlar geliyor ama buralardan getirilebilinecek güzel hediyelerden biri çikolata.
ekte bakmak isteyenler için bu üç firmanın internet sitesini veriyorum, ingilizce seçeneği de mevcut :
http://www.roshen.com/
http://www.avk.ua/en/
http://www.millennium.dp.ua/en/company/history_of_the_chocolate_factory_millennium/

23 Aralık 2014 Salı

Kiev'de yılbaşı yaklaşırken

Her yerde yılbaşı kutlamaları artık klasikleşti. Tüketim dünyaya Noel Baba, çam ağaçları, ağaç süsleri, ışıltılı hediye paketleri, mis kokan parfümler pompalıyor. Hıristiyanlar için de işin dini tarafı 24 Aralık'ta İsa peygamber'in dünyaya gelişi.Kiev'de ise yılbaşı tam bir aydır sürüyor. Aralık başından itibaren marketlerde süsler, ağaçlar, noel babalar yerini aldı, mağaza vitrinleri kar, ışıltı dekorları ile süslendi. Ukrayna'da Çin takvimi ve doğal taşlara da ilgi çok, 2015 koyun yılı oluyormuş,Çin takvimine göre. Bu yüzden koyunlu,kuzulu seramik figürler, oyuncaklar,buzdolabı magnetleri, çam ağacı süsleri de satılıyor. Doğal taşlardan yapılma her türlü takı, aksesuar da pahalısından en ucuzuna tüm bijuteri dükkanlarında satılıyor. Çin tavimine uygun koyun ve doğal taş birleşimi hediyelikler de var. 
Öte yandan 19 Aralık gecesi eski Sovyet ülkelerinde kutlanan çocuklar için Rus noel'i diyebileceğim bi etkinlik vardı. Rivayete göre Ded Moroz (Noel Baba'nın Rus ülkelerindeki adı) ve kız torunu Snegurochka uyuyan çocukların yastık altına hediye koyuyorlar. Ufak bişey mesela bi paket şekerleme, çikolata gibi...Doğu'da Rusya ile savaştıkları şu günlerde Ded Moroz 'a karşı Santa Klaus yani bizim bildiğimiz hali ile Noel Baba'yı terchi ediyorlar. Bu ilginç bir durum, sosyolojik açıdan incelenmesi gereken onca değişim var bu topraklarda yılbaşı yaklaşırken Sovyetler'den ya da Rusya'dan kalan geleneklere karşı koymaları, yerlerine Batılı gelenekler koyma çabaları gibi..
Bugün 24 Aralık Kiev'de ve Ukrayna'nın genelinde nasıl kutlanacak çok bilmiyorum, ülke geneli Ortodoks Hıristiyan, haç takıyorlar, her semtte kilise var, ama din'le ilişkileri biraz karışık. Uzun yıllar Sovyetler Birliği egemenliği'nde kalmak çoğu kişiyi ateist yapmış, yaşlılar biraz da çaresizlik, yalnızlıktan kiliseye bağlılar.İsa bebeğin doğumunu içeren yılbaşı figürlerini tek tük gördüm. Bolca ikonlar var ki. Ortodoks ülkelerinin klasiği..
Ülkenin doğusında taş taş üstünde kalmadı, savaş hala devam ediyor, ekonomik durum kötü,Dolar 22-23 grivna ile işlem görüyor. Buna rağmen marketlerde ağaç süsleri, çikolatalar, içkiler kapış kapış alınıyor. Ben de Türkiye'deki yakınlarıma çikolata alacaktım kasalardaki kalabalıktan, raflarda azalan ürünlerden bezdim biraz:(
Bu sene taşkınlıklar ve politik olaylar olmasın diye Maidan (Meydan) 'da etkinlikler ve kutlamalar yapılmıyor.Onun yerine  tüm etikinlikler Aya Sofya katedrali (evet aynı isimle burada da var) ve önündeki meydan'da gerçekleşecek. Aslında arkada koca katedral ve dini binalar, önde büyük süslenmiş çam ağacı, hediyelik eşya standları ile daha sakin ve huzurlu bir yeni yıl kutlaması alanı olabilir.
Yeni yıl kutlama telaşı büyük avm'lerden, sokak satıcılarına kadar her yerde. Kimi gece klüplerine gidecek sabaha kadar eğlenecek kimi buradan taşradaki ailesinin yanına gidecek. Kiev'de başka bölgelerden çalışmaya gelen çok çünkü. Tabi Turla ya da arkadaş tavsiyesiyleKiev' gelen Türk ve diğer Turistlerde klüpler ve sokaklarda olacak.
Biz 28 Aralık'ta memlekete döndüğümüz için gördüğümüz kadar Kiev'de bir yılbaşı yaşadık. Kişisel görüşüm ise Kiev Sodom ve Gomore'yi yaşıyor. Güzel vitrinlere bakıp, masal dünyalarına gitmek, pahalı parfümerilerde mis kokuları içine çekmek, şık restoranların kadife koltuklarını ve loş atmosferlerine gömülmek sokakta dilenenleri, doğudaki savaşı, metrodaki yorgun yüzleri unutturmuyor
merak edenler için ekte buraların noel babası Ded Moroz'un hikayesi :
http://russiapedia.rt.com/of-russian-origin/ded-moroz/

22 Aralık 2014 Pazartesi

Rusça ile kaçkovalamaca

Başka bir ülkede yaşarken insan dilsiz gibi oluyor, Duyuyor ama anlayamıyor, konuşmak istiyor ama konuşamıyor. Rusça dünyanın en zor dillerinden biri. Alfabesi farklı,telaffuzu zor ve grameri ağır. Yıllar önce 4 ay İstanbul'da özel ders almıştım. Tek tük kelime bilmek,alfabeyi okuyabilmek dışında hiç işime yaramamıştı. Yıllar sonra Kiev'de tekrar sıfırdan Rusça dersi almaya başladım. 5 hafta, özel ders, tek kişilik,3000grivna, haftada 3 kez gidiyorum. Herşeyi tek tek öğrenmeye çalıştım. Çoğunlukla derste.. çünkü dersten çıkınca eve gidip ders çalışmak içimden gelmiyordu. Akşam olunca da eşim televizyon izliyor,ben internette geziyorum. Kısacası Rusça öğrenmektan kaçınıyordum. Aslında en büyük sıkıntıyı alışveriş yapmak istediğim zaman yaşıyorum; Şuna bakabilirmiyim? Başka modeli var mı? sorularını bile beceremiyorum. Karakter itibarı ile çekingen bir insanım. Okul,eğitim hayatında keyifle, önyargısız İngilizce öğrenmişim, gittiğim başka ülkelerde hep İngilizce kullanmışım. Burada dilsiz oldum. Açık renk saçlarım,renkli gözlerimle kalabalık arasında yabancı olarak fark edilmemenin avantajı ile konuşmuyorum. Sessizce metroya biniyorum, iniyorum, mağazaların vitrinlerine bakıyor, birşey sorarlarsa -mesela yardımcı olabilirmiyim? - diye içeri girmiyorum. Marketten alacaklarımı alıp kasada hep bütün para ile düyorum küsüratına bakmıyor, para üstünü hızlıca alıp çıkıyorum.Rus dili saçma geliyor. Hangi dilde arabayla gitmek ve yürüyerek gitmek ayrı filler olabilir ki? 
Hele Ukrayna'da durm daha içinden çıkılmaz hale geliyor çünkü bir de Ukraynaca dili var. Bana göre Rusça eşittir Türkçe, Ukraynaca eşittir Azerice.Çoğu zaman Sovyetler Birliği dağılmasaydı, gidilmesi zor  Kuzey komşumuz olarak kalsaydı benim de kaderim böyle değişmezdi diye düşünüyorum.
Dil öğrenmek utangaç, içe kapanık insanlar için gerçekten zor. İletişim kurman lazım ki doğru mu yanlış mı söylüyorsun bakmak lazım. Kullanmadan olamaz. Ve ben imkansızı deniyorum sanırım. Bir gün ülkeye kızıyorum :''Avrupa birliğine girmek istiyorlar, bi tabela ingilizce değil, ingilizce bilmiyorlar, nah girerler diye'' bi gün içimden eşime kızıyorum : '' Az'la yetinmedi, bu imkanları Türkiye'de yaratamayacağını bildiği için buraya kazık çaktı'' diye. Ama ne yaparsam yapayım Rusça dil kitabı, defterler, sözlük, kalemkutu, dinleme cd'leri bana bakıyor.Herşey severek olur derler ya itiraf edeyim Rus dilini hiç sevmiyorum. Ben ki kitap okumayı çok severim, bari edebiyatı ile başlayayım Rus edebiyatı çok anlamlıdır diye Türkçe çevirilerdeki Dostoyevski ,Tolstoy, hatta Ukrayna'nın gururu Bulgakov'un Usta ve Margarita'sını bile okudum. Bir konuyu bu kadar uzatarak, melodram ve gizem yaratarak anlatan anca Rus dili olur. Bi gizemcilik, üstü kapalılık... Hadi burada yaşayan Türklerin tabiri ile müzik dinleyerek dil öğrenilir tarzına geçeyin dedim :Müzikleri de 80'lerden kalma gibi acıklı,cacıklı aşk şarkıları hep, sürekli bir açık, saçık teşhirci sanatları var.Hele ders kitabındaki hikayeler günümüz çağında gülünç geliyor.Kültürel farklılık burada ortaya çıkıyor : müzik aleti çalıyor musun? dansa gitmeyi seviyormusun, kış sporları?,vs vs Türküm ben hem spor yapıp, hem müzik aleti çalıp,ideal insan olamam. Malak malak tv izlerim,kitap okurum ancak. İdeal insan dili Rusça....